Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Do

http://1hdwallpapers.com/wallpapers/water_music_note.jpg Notalarla beraber uçarcasına yürürken Daha da iyi anladım: Meğer ne kadar da hafifmiş bulutlar

Söylenenler-söylenmeyenler

Ne görkemlidir, bu fırtınanın yarattığı Rengarenk gökkuşağının değişken varlığı; Bazen berrak çizgilerle, bazen havada eriyerek, Çevreye güzel kokulu ferah serpintiler yayması. Yansıtır gökkuşağı insanın hedef ve eylemini. Düşün, kavrayacaksın daha iyi: Renkli bir yansımadır yaşam. Faust-Goethe. Bazen düşünüyorum: henüz dile getirilmemiş ne söyleyebiliriz diye. Ne kadar da aynıyız aslında biz insanlar- kadın, erkek fark etmez- ve bu aynılığa rağmen yalnız hissediyoruz kendimizi hala.
 http://artctrldel.com/

Planların ters gidişi

Altıncı günde yaratılan, bilinç hediyesi verilmiş insanın kafası karışıkmış biraz...Sanmış ki hükmetmek sadece ezerek olur, gücünü göstermekle, kendini kanıtlamakla olur. O yüzden gölgesini düşürmüş toprağın üzerine ki, korksun hükmü altındakiler. Böylece dinlesinler sözünü. İnsanın gölgesini düşürdüğü yerlerde ot bitmemiş, bitenler de sökülmüş en nihayetinde. Halbuki, Tanrı'nın hediyesine saygı duyarak büyümeliydi ve güneşle beraber doğmalıydı insan. Gölgesini de daha küçükleri yakıcı kuvvetlerden korumak için, bir nefes arası olarak kullandırmalıydı mahlukata. Bir yerlerde bir tercüme ve yorum hatası olmuş. Biz de düzelmesini bekliyoruz hala. C.

Duvar ve Anka

Kimileri O'nun Habil'le Kabil'den beri orada olduğunu söylüyor. Sözde, Kabil, Habil'i kıskançlıktan öldürdüğü zaman bir anda yükselmiş yerden. Ama Kabil'e sorsak, belki de o da O'nun hep orada durduğunu iddia eder. O'nun varlığının nedeni olarak Habil'i görmüş, Habil'i ortadan kaldırırsa O'nu da yıkabileceğini düşünmüş olmalı...Kabil, Habil öldüğünde bile asıl aşmaya çalıştıgı şeyi aşamadığını görünce kendisi ne kadar yıkılmıştır; o kısmını Rab bilir. Ne de olsa kavganın asıl nedeni onun kimin hediyesini beğendiği değil miydi? Fakat bizce de bilinen bir gerçek var ki, O oraya dikileli beri, iki taraftakiler de temkinli gözlerle süzerler berikisini. Diğer tarafa doğru hamle yapmadan, sadece bakarlar. Ya korktuklarından ya umursamadıklarından... Zaten adını anmak şeytanı çağırmakla bir derler, aklınıza düştü mü onu aşma ateşi, artık kaçışı olmazmış. Bazıları varmış ki yanıp kora dönene dek uğraşıp durmuşlar hayatları boyunca. Böylelerinin hayat...

Geçip gidenler ve hayat

Bu kalemleri sevmeye başladım :)
Sudan önce Sudan sonra

suluboya kalemleri ile denemeler

Neler değişti görmeyeli?

Sağ taraftaki menüye iki yeni bağlantı ekledim: Biri, Perspectives-Flickr'a koymaya başladığım fotoğraflar var. Keşke gökyüzü mavi ve daha güneşli olsa da daha güzel fotoğraflar çekebilsem:) İkinci bağlantı da (Kıyıdan Köşeden) tumblr'dan. Hoşuma giden, ordan burdan toparladığım, bir şekilde ruhuma dokunan, ya da düşüncelerimi tetikleyen bir kaç şeyi koyduğum bir nevi toplama bir site. Öylesine... Buraya uğrayanlarla paylaşmak için.

Hayaller

Bir dünya hayal ettim bizim için İçine ağaçlar koydum yemyeşil, koca koca yapraklı Cilveli cilveli esen hafif  bir meltem, Masmavi bir gökyüzü, ara ara, pamuk pamuk bulutlu ve yakmayan, sadece okşayan bir güneş, neşeyle pırıl pırıl parlayan. Bizim için bir dünya hayal ettim bugün İnsanların tek derdi ya bacağındaki portakal kabuğu ya da saçının ne kadar az olduğu. C.

Bakış

Gözlerimde dünyalar var Ülkeler, şehirler, insanlar... İşte orada duruyor Sevinçler, hüzünler... Bir baksanız görecektiniz aslında Nasıl eşlik ediyor rüzgara, koşan ruhum. Nasıl akıp gidiyor, toprağı da sürükleyerek taşkın nehirlerle... Baksanız, görecektiniz aslında. Yaşasaydık eğer hala, Bakıp da görmeyi bildiğimiz zamanlarda. C.

yerin hazır.

Her boyutta farklı bir dünya var. Biri amiplerin dünyası örneğin. Bir amip yüzüp giderken, bir insanın neye benzediği ya da ona nasıl etki ettiği hakkında bir fikri yoktur. Çünki kendi boyutundaki dünyadan insanın tamamını göremez, onu algılayamaz. Tek bildiği, beslenmesi ve çoğalması için uygun bir ortam bulduğudur. İnsan için ise bu sürekli bir rahatsızlığa dönüşebilir. Bir amipin dünyayı algılaması ise kendi boyutları ile sınırlıdır. İşte, biz de kendi hayatlarımız içinde bir amip gibi, olduğumuz ortamın ne olduğunu bilemeden, yüzüp giderken yok ediyoruz daha güzel, ortak gelecekleri. Etrafımıza bakmıyoruz, etkilerimize bakmıyoruz. Baktığımızda ise görmek istemiyoruz. Bazen, sadece kendi iyiliğimizi düşünüyoruz. Kendimizin ve çocuklarımızın hayatlarının devamlılığını. Bunun yeterli olması gerekir diyoruz içimizden. Ben, benimkileri güvenceye aldım. Geri kalan herkes kendisine baksın. Oysa, bizler, amiplerden farklı olarak, bilinçli bir şekilde, düşünerek, çevremizi görerek ve ...

Masa üzerine güzellemeler :)

Ah masanın başına gelenler...sen misin insanın yükünü taşımaya kalkan...

belirsizliğe giriş- 1

Renkli yollardan geldim Kapılar yan yana, dizi diziydi yolun kenarında. Hep merak ettim. Bir kere de giriversem ya içeri. Baksam içeride kimlerin izleri. C.
"Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir." George Orwell

Zaman kayması

Yetişmek Nefes nefese koş Nefesin tükense de koş Kalbin göğüs kafesinden Çıkmak istese de koş Çünki eğer durursan, Zaman yakalar seni; Ham yapar Koca ağzında, Çiğner çiğner, Dışarı tükürür. Bir de bakarsın ki, Herkes koşmuş, Sen arkada kalmışsın. Yetişmeye çalışırsın; Nafile..! Motor mu taktınız arkadaş? Modern zamanların cevabı: Hangi çağda yaşıyoruz sanıyorsun a safım? Hızlı zamanlar bunlar. Dinlenmeye bile vakit yok; Yorgunluğu hissetmeye, Vakit olacak mı sandın? C.

O

Bölüm 1: Unutulmuşlar Ülkesi’ne Giriş “Son yıllarda hep aynı ülkedeyim. Bir süre daha da burada kalacağa benziyorum. Henüz işim bitmedi. Umudun olduğu hiç bir yerde işim bitmiş sayılmaz. Umut virüs gibidir. Bir süre hiç yokmuş gibi numara yapar, tam en zayıf anda patlak verir ve hızla yayılır. Bense sürprizleri sevmem. Boşuna ‘Tırpan’ olarak anılmıyorum. İsmimi hak etmeliyim. O yüzden işimi sağlama alırım her zaman. Buraya gönderilme nedenim de bu. Henüz orta yaşlarda, orta deneyimliyim; ama hırslıyım. Bu ülkede işimi bitirdiğim zaman en yaşlılarımız bile şaşıp kalacaklar. Belki bir terfi bile alırım. Hızla büyüyeceğim. Her ülkede bizden bir kaç kişi var, ama sadece en yetenekliler aradan sıyrılabilir. Bazılarının hatası aceleci olmak. Yavaş olacaksın. Yürüdüğünü kimse anlamayacak. Örneğin, insanlar beni görür, ama sonra hemen unuturlar. Akılda kalmak iyi değildir. Akılda kalırsan hatırlanırsın. Hatırlanırsan izini bulurlar. İzini bulurlarsa seni yok edebili...

İlk sihirli aynanın hikayesi

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellâl iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, az gittik uz gittik; dere tepe düz gittik. Bir de baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz... Vara vara da mevcut bütün varlıkların özlerinin dört elementin birinden oluştuğu bir diyara varmışız. Bu diyarın doğası gereği, herhangi bir anda dört elementten ancak birinin karakterine sahip olabilen varlıklar birbirinden çekinir, birbirlerine saygıyla karışık bir sevgi beslermiş. Özü ateş olan çok olsa her yer yanar, su olan çok olsa her yer boğulur, toprak olan çok olsa her yer boz olur, hava olan çok olsa her yeri fırtınalar götürürmüş. O yüzden bu diyarda herkes hem kendi içinde, hem de birbirleri arasında dengede kalmaya uğraşır dururmuş. Bu da çok yorucu bir işmiş hani. Günlerden bir gün, zamanlardan bir zaman, ateş halkından kudretlice bir hanım, su halkından çağıl çağıl bir erkeğe gönül vermiş. Hanımın annesi, pamuk gibi bembeyaz ...

Tanrı'nın dağına yolculuk

C.

gece ve ruhların savaşı

C.

ölüm-hayat-döngü

Bir keresinde öldüm ben. Biliyor musun Fark etmedi kimse. Tabutumu kaldırmadılar. Dua okunmadı hiç benim için. Helvam yenip Hikayelerim anlatılmadı. Oysa pek de çok hatırlanası, Paylaştığım anılar vardı insanlarla. Sandılar ki Yaşıyorum hala. Yüzüme baktılar; Görmediler ruhumu Ama fark etmediler de nerede. Kendi tabutuna saklanmış kendi içinde. Kendi karanlığına sığınmış. Sandılar ki Üzgünüm sadece Bir süre sonra onu da unuttular Kanıksandı yeni halim. Dolaşıyordum hala yaşayanlar arasında ve Sanıyorlardı ki yaşıyorum hala. Yürüyordum ya ondan. Ben de kanıksadım kendimi. Sandım ki yaşam böyle olur. Çünki baktım baktım Ayniyet herkeste. Herkes yürüyor ama Kimsenin ruhu görünmüyor. Ölülerin arasında bir ölü daha olmuş ne fark eder... Sonra acı geldi tekrar. Acı gelince anlar insan Hala yaşıyorsun. Ölülerin canı acımaz çünki. Yanılmışım... Şaşırdım. Nefes aldım tekrar. Ben yürürken-düşünürken Tabutum okyanusa karışmış Kapağını da biri açıvermiş A...

geçmiş

Bazen her adım geçmişe doğru bir meltem -bir sahne bir koku -mutluluk bir şarkı -hüzün bir bulut -coşku ama özgürüz be kardeşim ölmedik ya daha iki ileri bir geri yürüyoruz hala..! C.
            The day of the squirrel

Cevap

Beklemediğin anda cevap verir yıldızlar Uyumak üzeresindir Binlerce kelime dolar zihnine Kurtulmak istersin Diretir kelimeler... İlla duyulacak sesleri. Zihninin içinde bir çığlık Dinle beni! Gözlerin açılır Uyku nereye gitti bilinmez Huzursuz huzursuz kıpırdanırsın yatakta Ucu gelmez tren misali Birbirini kovalar düşünceler. Bir an gelir Durursun, Durur Dünya, Dönmez artık senin için. İçin geçmiş yorgunluktan. Ertesi sabah yazasın gelir her şeye rağmen Ama kelimeler parlak değildir artık eskisi gibi Gökyüzünden kayıp gitmiş kuyruklu yıldız  İzi kalmış sadece geride... C.

gece

geceye karışmak istemeyenlerin günleri bunlar güzel hayalleri var hala karanlığa karşı C.