Ana içeriğe atla

Göçmen


Yürüyor; yürümek zor,
Yüzüyor; yüzmek zor,
Koşuyor; koşmak zor.
Düşünüyor; düşünmek zor.
Her eylem zor.
Çok nemli ve yoğun bir atmosferde sürekli haricen kuvvet uygulayıp ilerlemeye çalışmak gibi...

Hep bir şeylere karşı, ama nedir o "bir şeyler"? Bulanık. Karşı olunan belirsiz olunca kurtulmak için ne yapılması gerektiği de muallak.

Bir sabah kalktı, giyindi. Gitme zamanı, dedi.

Bir şeylere karşı başka şeylerin peşinde, esasen, bir hissin ardındaydı.

Sanki, bir an ve bir yer gelecekti ve diyecekti ki: "İşte, olmak istediğim yer burası!"

Hep o yeri arıyordu. Her sabah kalkıyordu. Her gün başka yerlere göç ediyordu. Zihni topraklarda, insanlarda, havada dolaşıyor ama o, ait olacak yer bulamıyordu bir türlü.

Gerçeklik neydi sahi?

Sanki, o yeri bulduğunda her şey gerçek olacaktı. Ya da her şey tamamen gerçeküstü olacaktı, ama o da artık gerçeküstü olduğundan onun için bir şey değişmeyecekti.

Aranan bulunduğunda ne hissedilir ki? Beklentiler biter mi hiç?

Kaybedilmeden anlaşılmaz der çoğu kişi. Neden peki? Neden kaybedilmeden anlaşılmasın?

Eğer aradığını bulduğunda anlamayacaksan, sadece kaybettiğinde anlayacaksan, o zaman, aradığını bulmuş olmak sadece acı getirmez mi insana?

O, zihnini geri çekti ve uyandı tekrar. Bu sefer gerçeklik olduğunu düşündüğü gerçekliğe.

Var olup olmadığını bilmediği bir ülkenin hayaliyle... Nihayetinde, tek ülkemiz, kendimiz...

Image credit: http://shusterman.com/images/dream-3.jpg

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gizemli Orman

Boya boya Kalemler bitene Sen tükenene kadar boya Kuşlar Yusufçuk Ejderha Sarayı Yasak Ağaç Kraliyet Bahçesinde Tavşan Efendi'nin sıradan bir günü C.

ölüm-hayat-döngü

Bir keresinde öldüm ben. Biliyor musun Fark etmedi kimse. Tabutumu kaldırmadılar. Dua okunmadı hiç benim için. Helvam yenip Hikayelerim anlatılmadı. Oysa pek de çok hatırlanası, Paylaştığım anılar vardı insanlarla. Sandılar ki Yaşıyorum hala. Yüzüme baktılar; Görmediler ruhumu Ama fark etmediler de nerede. Kendi tabutuna saklanmış kendi içinde. Kendi karanlığına sığınmış. Sandılar ki Üzgünüm sadece Bir süre sonra onu da unuttular Kanıksandı yeni halim. Dolaşıyordum hala yaşayanlar arasında ve Sanıyorlardı ki yaşıyorum hala. Yürüyordum ya ondan. Ben de kanıksadım kendimi. Sandım ki yaşam böyle olur. Çünki baktım baktım Ayniyet herkeste. Herkes yürüyor ama Kimsenin ruhu görünmüyor. Ölülerin arasında bir ölü daha olmuş ne fark eder... Sonra acı geldi tekrar. Acı gelince anlar insan Hala yaşıyorsun. Ölülerin canı acımaz çünki. Yanılmışım... Şaşırdım. Nefes aldım tekrar. Ben yürürken-düşünürken Tabutum okyanusa karışmış Kapağını da biri açıvermiş A...

Duvar ve Anka

Kimileri O'nun Habil'le Kabil'den beri orada olduğunu söylüyor. Sözde, Kabil, Habil'i kıskançlıktan öldürdüğü zaman bir anda yükselmiş yerden. Ama Kabil'e sorsak, belki de o da O'nun hep orada durduğunu iddia eder. O'nun varlığının nedeni olarak Habil'i görmüş, Habil'i ortadan kaldırırsa O'nu da yıkabileceğini düşünmüş olmalı...Kabil, Habil öldüğünde bile asıl aşmaya çalıştıgı şeyi aşamadığını görünce kendisi ne kadar yıkılmıştır; o kısmını Rab bilir. Ne de olsa kavganın asıl nedeni onun kimin hediyesini beğendiği değil miydi? Fakat bizce de bilinen bir gerçek var ki, O oraya dikileli beri, iki taraftakiler de temkinli gözlerle süzerler berikisini. Diğer tarafa doğru hamle yapmadan, sadece bakarlar. Ya korktuklarından ya umursamadıklarından... Zaten adını anmak şeytanı çağırmakla bir derler, aklınıza düştü mü onu aşma ateşi, artık kaçışı olmazmış. Bazıları varmış ki yanıp kora dönene dek uğraşıp durmuşlar hayatları boyunca. Böylelerinin hayat...