Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellâl iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, az gittik uz gittik; dere tepe düz gittik. Bir de baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz... Vara vara da mevcut bütün varlıkların özlerinin dört elementin birinden oluştuğu bir diyara varmışız. Bu diyarın doğası gereği, herhangi bir anda dört elementten ancak birinin karakterine sahip olabilen varlıklar birbirinden çekinir, birbirlerine saygıyla karışık bir sevgi beslermiş. Özü ateş olan çok olsa her yer yanar, su olan çok olsa her yer boğulur, toprak olan çok olsa her yer boz olur, hava olan çok olsa her yeri fırtınalar götürürmüş. O yüzden bu diyarda herkes hem kendi içinde, hem de birbirleri arasında dengede kalmaya uğraşır dururmuş. Bu da çok yorucu bir işmiş hani. Günlerden bir gün, zamanlardan bir zaman, ateş halkından kudretlice bir hanım, su halkından çağıl çağıl bir erkeğe gönül vermiş. Hanımın annesi, pamuk gibi bembeyaz ...
Dünya'da Yaşamak- Hayata dair şiirler, hikayeler ve gerçekler