Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir küçük sincapçık ve arkadaşı

Bir varmış, bir yokmuş. Gitgide büyüyüp genişleyen, koca, gri mi gri şehrin yanında öksüz bir orman bulunurmuş. Bu orman öksüzmüş çünkü ilgileneni de koruyanı da yokmuş. İnsanlar ağaçlarını kestikçe ve ormanın alanı küçüldükçe ormandaki ağaçların tek yapabildiği kendi kaderlerini beklemekmiş. Hal böyleyken, ormanda yaşayan sincaplar her geçen gün daha az fıstık ve ceviz bulabilmişler. Hepsi de ailelerinin kışı geçirmesi için çırpınır dururmuş. Bir öteye bir beriye dolanıp durur, bol meyveli ağaçlar ararlarmış. Bu sincaplar içinde bir küçük sincapçık varmış ki bu sincapçık, diğer sincaplardan biraz daha ileriye, sincap yiyen vahşi hayvanların olduğu söylenen yerlere de gitme cesaretini göstermiş. Öğrenmiş ki orada vahşi hayvanlar gündüzleri uyuyor, geceleri avlanıyor ve gündüz gidildiği sürece sincaplara bir şey olmuyor... İşte orada, o kadar bol fıstıklı ve cevizli ağaçlar bulmuş ki, topladıkça kucağı dolmuş, kucağı doldukça taşmış, topladıklarının fazlası hep yere dökülmüş....

Dev dalga - değişim

Değişim gelir; Dev bir dalga... Ya çapa atacaksın tabana, Ya devrileceksin karşısında. Bir üçüncü yol daha var ki Korkulur hesaba katmaya; O da binip gitmek dalgaya  Kaderde ne varsa artık yaşamaya... C.

Felsefe üçe ayrılır: mantık, fizik ve ahlak

"En üstün iyi (summum bonum), erdemdir; erdem, doğayla uyumlu yaşama, doğanın doğru bilgisini edinmekle mümkündür. Bu bilgiye de belirli bir yöntemle ya da bir ölçütle ulaşılır. İyinin bilimi ahlaktır. Doğanın bilimi fiziktir. Bilginin ölçütü ise mantıktır." Fakat biri olmadan hiç biri tam olarak görevini yerine getiremez. Kendime düşünceler, Marcus Aurelius. Sunuş: Y. Emre Ceren 

Ayna

Zamanın sonunda ne var diye merak etti Gezgin. Gözlerini kapattı; Yoğunlaştı. Zihni uçmaya başladı evren boyunca Yıldızlar ve karanlık kendilerini onun gözlerine sunarken "Evrenin sonu var mıdır?" Zihin gözünü açtı Gezgin. "Burada hiçbir şey yok!" "Sükunetini koru..." İleride bir parlaklık var... "Neden ileride? Neden orada değilim?" "Odaklan. Çok heyecanlısın. Belki bu yüzden ulaşman gereken yerden uzaktasın." Yavaş yavaş yürümeye devam etti Gezgin zihninin tüm gücünü kullanarak. Parlaklık artıyor... Etraf çorak. Açık kahverengi, kızıl, turuncu. Hafif hafif toz kaldıran bir esinti... -Bir ayna.- Işığı yansıtan. Kendisini gördü aynanın gözlerinden Gezgin. Baktı... Şaşkın. Herkesin zamanının sonunda kişinin kendisinin olduğunu söyledi ayna. Ötesi kapalıymış gelenlere. "Ya zamanın sonu?" "Hangi zaman?" diye sordu ayna. Daha çok şaşkınlık... "Peki neden uzakta kalıp yaklaşmak zoru...
They may forget what you said, but they will never forget how you made them feel. Carl Buehner.